KADINA ŞİDDET
Son yıllarda gittikçe
artan kadına şiddet eylemlerinden içimizi yakan,herkesin yüreğini burkan bir
olay yaşandı geçtiğimiz günlerde.Özgecan Aslan adlı üniversiteli kızın bindiği
dolmuşta darp edilerek hunharca katledilmesi bir anda ülkemizin başlıca
gündemini oluşturdu.Yaşanan olay gerçekten kelimelerle anlatılamayacak kadar
üzüntü vericiydi.Ancak maalesef bu ve buna benzer olaylar ne ilk ne de son
olacak gibi.Uzun yıllardır artarak devam eden kadına yönelik şiddetin belki de
patlama noktasıydı bu olay.Adliye koridorlarında hemen hemen benzer veya daha
da kötü bir çok olaya yıllardır şahit oluyoruz.Bunların çoğu görsel ve yazılı
basına yansımıyor bile.Cinsel saldırılar,aile içi şiddet,töre cinayetleri,başlık
parası,zorla evlendirme, boşanma ve benzeri aile hukukundan kaynaklı davalarda
maalesef kadınlarımız korunamamakta,olay neticesinde veya bir çok davada dava devam ederken karşı tarafça
şiddet görmekte veya ölümler
yaşanmaktadır.Peki kadına yönelik şiddetin fazla oluşunun sebepleri nelerdir
ülkemizde? Bu sebepler genel olarak
sosyo kültürel olarak ülkemizde erkeğin kadına göre daha üstün olduğu,erkeğin
daha çok söz hakkının olduğu
düşüncesi,evlilik birliğinde paylaşılan roller,kadının ekonomik olarak erkeğe
daha çok bağlı olması,eğitimde fırsat eşitliği konusundaki
dengesizlikler,kadının toplumsal ve siyasi hayatta temsilinin zayıf oluşu,devletin
bu gibi durumlarda kadını yasal ve diğer yönlerden korumasının yetersiz kalması
gibi birçok etken kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasında,meşrulaştırılmasında
rol oynamaktadır.Yine son yıllarda toplumsal olarak birçok değerimizin
yitirilmesi,aile ve manevi bağlarının
zayıflaması,kadının sürekli cinsel bir obje olarak ön plana çıkarılması,gelenek
ve kültürlerden uzaklaşılarak küreselleşmenin yarattığı,
sorgulamayan,düşünmeyen,çevresindeki olaylara ve hayata etkisiz,tepkisiz kalan
bir toplum düzeni oluşması da kadına yönelik şiddetin artışının
sebeplerindendir.
Kadına şiddet sorunu
sadece bizim gibi gelişmekte olan ülkelere ait bir sorun değildir.Gelişmiş
ülkelere baktığımızda bu ülkelerde de
kadına şiddetin fazlasıyla var olduğunu görmekteyiz.Her yaştan,her eğitim
düzeyinden,her gelir düzeyinden insanın kadına şiddet uyguladığı
söylenebilir.Ancak önemli fark şudur ki gelişmiş ülkelerde bu tarz durumlarda
veya öncesinde sosyal devlet ilkesi gereği oldukça fazla koruma kalkanı
oluşturulmuştur.Devletin sığınma evleri,kurumları,etkin ve sert bir yargı
sistemi,sivil toplum kuruluşları,etkili bir kamuoyu baskısı sayesinde yaşanan insan
hakları ihlalleri ve şiddet minimuma indirgenmekte,yaşananlar sonrası
kadınların rehabilite edilmesi ve topluma kazandırılması süreci çok daha kolay
ve sağlam olmaktadır.Ülkemizde ise maalesef devletin Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bünyesinde yürüttüğü çalışmalar oldukça yeni olmakla birlikte yetersiz
ve etkisiz kalmaktadır.İşin en önemli ayağı olan yargı sistemi ise maalesef
diğer konularda olduğu gibi bu konuda da çözüm sağlayamamaktadır.Zaten dünyanın
hiçbir yerinde toplumsal sorunlar tek başına yargı ile çözülemez.Birçok
destekleyici etmenin bir arada olması
ile çözüme ulaşılabilir.Hukuk sisteminin içinde olan biri olarak şunu
söyleyebilirim ki ülkemizde birçok sorun yıllardır yargının sırtına atılmakta
ve çözüm beklenmektedir.Zaten kendi içinde birçok sorunla boğuşan yargının tek
başına,sadece kanunları uygulayarak sorunları çözmesi mümkün değildir.
Peki kadına şiddet
durumlarında nerelere başvurulabilir ve yardım alınabilir.?Öncelikle bu tarz
bir durumda en yakın polis merkezine veya jandarma karakoluna
gidilmelidir.Şiddete yönelik durum izler kaybolmadan derhal doktor raporu ile
belgelenmelidir.6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin
Önlenmesine Dair Kanun kapsamında en
yakınımızdaki Cumhuriyet Savcılığına veya Aile Mahkemelerine başvurulabilir.Bu
kanun kapsamında önleyici ve koruyucu birçok tedbir alınabilir.Örneğin şiddet
eyleminde bulunabilecek kişilere uzaklaştırma kararı alınabilir,aile konutu
şerhi düşülerek ortak konut tahsisi sağlanabilir,kadına koruma tahsis edilebilir.Yine
şiddet gören kadınlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüklerine
başvurarak sığınma ve psikolojik destek alabilir.Özellikle sığınma evleri
kadının şiddet sonrası korunma ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarına
oldukça yarar sağlamaktadır.
Tüm bu önleyici ve
koruyucu tedbirler,yasal düzenlemeler gerekli olmakla birlikte unutulmamalıdır
ki sorunun çözümünde en önemli olan şey empati yapmaktır.Kadına yönelik bir
şiddet olayı yaşandığında acaba bu bizim en yakınımızdakilere veya şahsımıza yapılsaydı neler hissedecek
idiysek ona göre davranmalı,bireysel ve
toplumsal duyarlılığı,etkinliği göstermeliyiz.Unutmamalıyız ki kadın,toplumun
oluşmasının,gelişme ve ilerleyişinin temel direğidir.Kadının cennetle
müjdelendiği,her fırsatta sevgi ve hoş görünün,iyiliğin,toplumsal birlik ve
dayanışmanın vurgulandığı dini inancımız da bunu gerektirmektedir.Kadının her
zaman güzelliklerle,zerafetle anıldığı,Özgecanların katledilmediği,Özgecanların
dimdik ayakta,yaşamın her alanında,her yer ve zamanda yüzünde gülücüklerle
dolaştığı bir toplum dileğiyle…
Av.Göksal
KILIÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder