Başlarken...

Başlarken...
Kalem, aklın dilidir. Cervantes

1 Ocak 2016 Cuma

KADINA ŞİDDET



Son yıllarda gittikçe artan kadına şiddet eylemlerinden içimizi yakan,herkesin yüreğini burkan bir olay yaşandı geçtiğimiz günlerde.Özgecan Aslan adlı üniversiteli kızın bindiği dolmuşta darp edilerek hunharca katledilmesi bir anda ülkemizin başlıca gündemini oluşturdu.Yaşanan olay gerçekten kelimelerle anlatılamayacak kadar üzüntü vericiydi.Ancak maalesef bu ve buna benzer olaylar ne ilk ne de son olacak gibi.Uzun yıllardır artarak devam eden kadına yönelik şiddetin belki de patlama noktasıydı bu olay.Adliye koridorlarında hemen hemen benzer veya daha da kötü bir çok olaya yıllardır şahit oluyoruz.Bunların çoğu görsel ve yazılı basına yansımıyor bile.Cinsel saldırılar,aile içi şiddet,töre cinayetleri,başlık parası,zorla evlendirme, boşanma ve benzeri aile hukukundan kaynaklı davalarda maalesef kadınlarımız korunamamakta,olay neticesinde veya  bir çok davada dava devam ederken karşı tarafça şiddet görmekte veya  ölümler yaşanmaktadır.Peki kadına yönelik şiddetin fazla oluşunun sebepleri nelerdir ülkemizde? Bu sebepler genel olarak  sosyo kültürel olarak ülkemizde erkeğin kadına göre daha üstün olduğu,erkeğin daha çok  söz hakkının olduğu düşüncesi,evlilik birliğinde paylaşılan roller,kadının ekonomik olarak erkeğe daha çok bağlı olması,eğitimde fırsat eşitliği konusundaki dengesizlikler,kadının toplumsal ve siyasi hayatta temsilinin zayıf oluşu,devletin bu gibi durumlarda kadını yasal ve diğer yönlerden korumasının yetersiz kalması gibi birçok etken kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasında,meşrulaştırılmasında rol oynamaktadır.Yine son yıllarda toplumsal olarak birçok değerimizin yitirilmesi,aile  ve manevi bağlarının zayıflaması,kadının sürekli cinsel bir obje olarak ön plana çıkarılması,gelenek ve kültürlerden uzaklaşılarak küreselleşmenin yarattığı, sorgulamayan,düşünmeyen,çevresindeki olaylara ve hayata etkisiz,tepkisiz kalan bir toplum düzeni oluşması da kadına yönelik şiddetin artışının sebeplerindendir.
  
Kadına şiddet sorunu sadece bizim gibi gelişmekte olan ülkelere ait bir sorun değildir.Gelişmiş ülkelere baktığımızda  bu ülkelerde de kadına şiddetin fazlasıyla var olduğunu görmekteyiz.Her yaştan,her eğitim düzeyinden,her gelir düzeyinden insanın kadına şiddet uyguladığı söylenebilir.Ancak önemli fark şudur ki gelişmiş ülkelerde bu tarz durumlarda veya öncesinde sosyal devlet ilkesi gereği oldukça fazla koruma kalkanı oluşturulmuştur.Devletin sığınma evleri,kurumları,etkin ve sert bir yargı sistemi,sivil toplum kuruluşları,etkili bir kamuoyu baskısı sayesinde yaşanan insan hakları ihlalleri ve şiddet minimuma indirgenmekte,yaşananlar sonrası kadınların rehabilite edilmesi ve topluma kazandırılması süreci çok daha kolay ve sağlam olmaktadır.Ülkemizde ise maalesef devletin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde yürüttüğü çalışmalar oldukça yeni olmakla birlikte yetersiz ve etkisiz kalmaktadır.İşin en önemli ayağı olan yargı sistemi ise maalesef diğer konularda olduğu gibi bu konuda da çözüm sağlayamamaktadır.Zaten dünyanın hiçbir yerinde toplumsal sorunlar tek başına yargı ile çözülemez.Birçok destekleyici  etmenin bir arada olması ile çözüme ulaşılabilir.Hukuk sisteminin içinde olan biri olarak şunu söyleyebilirim ki ülkemizde birçok sorun yıllardır yargının sırtına atılmakta ve çözüm beklenmektedir.Zaten kendi içinde birçok sorunla boğuşan yargının tek başına,sadece kanunları uygulayarak sorunları çözmesi mümkün değildir.

Peki kadına şiddet durumlarında nerelere başvurulabilir ve yardım alınabilir.?Öncelikle bu tarz bir durumda en yakın polis merkezine veya jandarma karakoluna gidilmelidir.Şiddete yönelik durum izler kaybolmadan derhal doktor raporu ile belgelenmelidir.6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında  en yakınımızdaki Cumhuriyet Savcılığına veya Aile Mahkemelerine başvurulabilir.Bu kanun kapsamında önleyici ve koruyucu birçok tedbir alınabilir.Örneğin şiddet eyleminde bulunabilecek kişilere uzaklaştırma kararı alınabilir,aile konutu şerhi düşülerek ortak konut tahsisi sağlanabilir,kadına koruma tahsis edilebilir.Yine şiddet gören kadınlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurarak sığınma ve psikolojik destek alabilir.Özellikle sığınma evleri kadının şiddet sonrası korunma ve barınma gibi en temel ihtiyaçlarına oldukça  yarar sağlamaktadır.

Tüm bu önleyici ve koruyucu tedbirler,yasal düzenlemeler gerekli olmakla birlikte unutulmamalıdır ki sorunun çözümünde en önemli olan şey empati yapmaktır.Kadına yönelik bir şiddet olayı yaşandığında acaba bu bizim en yakınımızdakilere  veya şahsımıza yapılsaydı neler hissedecek idiysek  ona göre davranmalı,bireysel ve toplumsal duyarlılığı,etkinliği göstermeliyiz.Unutmamalıyız ki kadın,toplumun oluşmasının,gelişme ve ilerleyişinin temel direğidir.Kadının cennetle müjdelendiği,her fırsatta sevgi ve hoş görünün,iyiliğin,toplumsal birlik ve dayanışmanın vurgulandığı dini inancımız da bunu gerektirmektedir.Kadının her zaman güzelliklerle,zerafetle anıldığı,Özgecanların katledilmediği,Özgecanların dimdik ayakta,yaşamın her alanında,her yer ve zamanda yüzünde gülücüklerle dolaştığı bir toplum dileğiyle…

                                                                                            
                                                                                                MART 2015



                                                                                              Av.Göksal KILIÇ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder